imojeen+1
eğitim sistemine ilk saldırı müfredat üzerinden oldu zaten. 2000lerinbaşlarında özellikle anadili İngilizce olan ülkelerin genel k12 müfredatlarında yaptıkları değişikliklere ve moda olan söylemlere bakarsanız bir patern görürsünüz.
bu değişiklikleri, bu arada, bizimki gibi ülkeler de uyguladı. bizden istediler de ne zaman yapmadık zaten, köy enstitülerini de marshall pakedi karşılığı kapatmıştık.
kaynak gösteremeyeceğim çünkü yıllardır arıyorum ve bulamıyorum ancak thatcher döneminde İngiltere'de okulların genel hedefinin öğrencilerin kapasitelerini maymun zekasına denk gelen 5. ya da 6. seviye zekaya düşürmek olması gerektiği gibi gizli bir gündem olduğuna dair tartışmalı bir bilgi duymuştum tv programalrından birinde. thatcher'la ilgili olarak yönetim kadrolarına vatansever getirmemek yönündeki diğer bilgiyle karıştırıyor olabilirim. emin değilim. ancak ikisi de bu dünyada tasarlandığının iddia edildiğini işittiğim şeyler.
bir örnek:
www.telegraph.co.ukburada aşağı yukarı bahsedilen şeyi ben 2000 başlarında eğitim fakültesinde okurken fark ettim. lesson plan yapmak gerekiyordu. abd'den bir iki örneğe bakmak istedim. ışık kırınımını seçmiştim konu olarak, haliyle "refraction of light" bulmayı bekliyorum, okulun tekinde konu başlığı "why do the wings of butterflies change in color" gibi bir soru cümlesiydi aşağı yukarı. linkini verdiğim haberde de tam bunu anlatan bir durum var. traditional subjectlerden theme'lere kayış.
o zamanlar neden constructivism > behaviorism gibi bir tartışma yapıyordu bulunduğum üniversitenin fakültesindeki rezil bir iki instructor, onu anladım.
anladım ki bunu düyada tartışmaya açmışlar zaten; o ayakla müfredatlara saldırıyorlar.
behaviorsim önceki bilgiye dayanır. hani math 102 için math 101 prerequisite'tir ya. işte o bloom taksonomisinden gelen bir mantığa dayanır. kavramlar haritalandırılır, ilişkilendirilir ve bilginin inşası hedeflenir. ezber burada dili konuşurken alfabeyi bilmenin gördüğü görevi görür. o nedenle belli dereceye kadar elzemdir. ancak ondan sonra bilginin farklı durumlara uyarlamasıyla gelen hands-on experience bilgiyi şekil alır hale sokar ve öğreneni hakim kılar. constructivism'de her çocuğun kendi keşif süresi olmalıdır, her çocuk farklı öğrenir vs. yani program aslında bilgiyi construct edeceğim derken ortadan kalkar; teori oturtulmadan pratik bilginin eklektik yamalı bir bohça gibi bağlamından koparılıp aktarılması sözkonusu olur vs... tam bir hayallerde yaşıyor bazı götoşlar vakasıdır. çok uzun konu.
işte eğitimde constructivist ekol argüman yapılarak müfredatlara darbe yapıldı. özgürlük kaybetmek için argüman olarak kullanıldı, kazanmak için değil. "herkes bilim yapamaz/yapmak istemiyor" gibi tercümesi "işçisin sen işçi kal" olan sloganlar giftedness kavramı da ortaya atılarak desteklendi.
beyin plastisitesinin ölene dek sürdüğünün ortaya çıkmasından itibaren bilimsel etik kalıcı bir IQ kavramını reddetmeliyken "nature vs nurture" tartışmasını "nature" etkendir diye sonuçlandırarak statükoyu korumanın uygulamalı biliminde bir adım daha attılar.